Teknolojinin baş döndürücü bir hızla ilerlediği, bugün yeni olan şeyin hemen yarın eskidiği bir çağda yaşıyoruz artık. Hayatlarımızda ağırlıklı yer kaplayan şeyler de büyük bir hızla değişiyor. Örneğin bundan 10 yıl önce, cep telefonları ancak belli bir yaş grubunun mesajlaşma yoluyla çokça vakit geçirdiği bir araç iken, bugün her yaştan ve her kesimden insanın akıllı telefonlarla uzun saatler geçirdiğini görüyoruz. Keza bilgisayarlar da giderek artan bir hacim kaplıyor hayatımızda. Hizmet ve imalak sektörü dışındaki çalışan nüfusun oldukça önemli bir kısmı zaten bütün iş gününü bilgisayarda geçirmiyormuş gibi, hemen bütün boş vakitlerimizi de yine bilgisayar ekranları ele geçirdi. Televizyondan söz etmeye bile gerek yok, dünyanın en çok televizyon izlenen ülkelerinden biri olduğumuzu biliyoruz. Tüm bunlar üst üste gelince, aslında herhangi bir ekran karşısında olmayan hemen her faaliyetin bize giderek daha yabancı, hatta yadırgatıcı geldiğini, dijital olmayan dünyada uzun saatler geçirmekte zorlandığımızı söylersek herhalde abartmış olmayız. Ama insanoğlu bu döngüyü bir noktada kırmak zorunda. Yoksa çok değil bundan belki 10 yıl sonra, evlerimizin içinde, eşimizle, çocuklarımızla bile ekranlar aracılığıyla konuşur hale geleceğiz. Bir nevi robotlaşma durumu bu aslında. Öyle ya da böyle önüne geçilmesi gerek. Bunun için de uzun boylu düşünüp taşınmaya gerek yok, ekranın dışına bir adım atmamız yeterli. Yakın bir dostunuz veya eşinizle yapacağınız birkaç saatlik bir sohbet, hiç de fena bir başlangıç sayılmaz. Bu yazımızda böyle bir sohbete kapı aralamak için dört dörtlük bir bir grup oluşturan iki koltuk ve bir sehpadan oluşan takımları derledik sizler için. Aslında koltuk falan bahane, mesele güzel sohbetler edebilmek. Ama bu güzel takımların da sizi bu sohbetlere teşvik edeceklerine hiç şüphe yok.
Niyazi Özçakar İç Mimarlık tarafından tasarlanan bu modern odada, gri tonların hakim olduğunu görüyoruz. Hatta bu griler için metalik tanımı da kullanılabilir. Koltuklarımız ise kırmızı renkleriyle mekana güzel bir kontrast oluşturuyor. Beyaz sehpa ise bu tabloyu tamamlıyor.
Portakal Mimarlık Mühendislik imzası taşıyan bu hoş bölümde ise klasik bir koltuk – sehpa takımı tercih edilmiş. Turuncuya da çalan koyulukta bir krem rengi ve üzerinde desenlerin kullanıldığı koltuklar, her eve uyabilecek bir yapıda. Ortada ise klasik fiskos sehpası modeli grubu tamamlıyor.
İki farklı tonda yeşilen kullanıldığı bu ihtişamlı koltuklar, onlara göre nispeten daha sade bir tarzdaki sehpayla güzel bir uyum içindeler. Galleria Gaia imzası taşıyan bu takım, uzun seneler eskimeyecek bir asalet vaat ediyor adeta.
Aya Yapı Tasarım tarafından dizayn edilen bu salonda, seksenli yıllardan izler bulmak mümkün. Özellikle koltuk modellerinde bunu görebiliyoruz. İki tekli koltuğumuzdaki desen de keza aynı dönemin havasını yansıtıyor. Koltuk – sehpa takımının bahçeye bakın geniş cam kapının yanında konumlandırılması ise bu bölüme çok daha ferah bir hava katıyor.
Bosart Mobilya tarafından üretilen bu ilginç ve bir o kadar da şık koltuklar, herkesten farklı bir çizgi arayanlar için biçilmiş kaftan. Son derece ilginç bir tasarıma sahip sehpa ise bu takımla mükemmel bir uyum içinde.
Gövdeleri ve ana renkleri itibariyle klasik bir yapıda olan koltukların minder bölümlerinde ise son derece çağdaş desenli bir kumaş kaplaması tercih edilmiş. Koltukların kendi içindeki bu eklektisizm aslında fondaki duvar başta olmak üzere mekânın pek çok unsurunda dikkat çekiyor. Kalıplara sığmayanlar için harika bir tercih olabilir. Bu ilginç takımın tasarımı Parissem Mobilya tarafından yapılmış.
Oturma odası ve dekorasyon: Nasıl olmalı? yazımızın da ilginizi çekebileceğini düşünüyoruz.