Ağaçların içinde bir evi, hatta bir kulübeyi kim istemez? Hele bir de göl manzarası varsa bu soruya hayır diyecek kimse yoktur herhalde. Bu yazı kuş sesleri arasında uyanmayı, uyanınca da yeşille mavinin uyumuna şahit olmayı sevenlere göre. Göl manzarası karşısında gazete okuyup, taze guavanın olduğu bir kahvaltı yapma hayalleri kuranlar bu yazıyı mutlaka okumalı.
Bunun için Brezilya'ya, Sao Paolo yakınlarına bir ziyarette bulunacağız. Hazırsanız haydi gidelim.
İşte kulübemiz bu. İçten dışa harika bir tasarım örneği olan kulübe bir yanından ormanla çevriliyken diğer yandan bir baraj gölüne bakıyor.
Bu resimde canlı renkleri, parlak yeşili, beyazı ve turuncuyu daha yakından görüyoruz. En önemli malzemeler: ahşap, tuğla, taş, metal ve cam olarak karşımıza çıkıyor. Ana giriş metal çerçeveler içinde camdan oluşuyor ve bu camekan hem ışığın içeri dolmasına hem de manzaranın daha da görünür olmasına yarıyor. Üstelik cam kullanımı evin genel rustik atmosferine de uyum sağlıyor.
Evin dış cephesinde de birbirine uyumlu renkler kullanılarak harika bir görüntü yaratılmış. Taş duvarlar ve kiremit çatı birbirini tamamlayan renk tonlarında ve panjurlar de bu uyumla kontrast oluşturuyor. Göl manzarasının keyfine daha fazla varmak için hamak da unutulmamış.
The facade looks like the house red riding hood, while still being tropical. And it has the air of the time of the conquest. Stone wall, roof with two clay tiles covered with water, blinds doors that open to the courtyard with a hammock for a nap.
Yemek odası ve mutfak geniş cam pencereler sayesinde son derece aydınlık ve ferah. Çatıdaki bambu ise hem ekonomik hem de ekolojik bir çözüm olarak, hem sıcaklık koşullarını dengeliyor, hem de eski günleri hatırlatıyor. Yerler ise rengarenk boyanmış ve eve büyük canlılık kazandırmış.
Bu kulübede renkli olan sadece zemin değil. Ocak, duvarlar ve tavan da renkli ve birbirleriyle uyum içinde. İskelette koyu renkli metal kullanılmış ve bu metal sadece renkleri değil aynı zamanda çatının doğal malzemesiyle de hoş bir kontast oluşturuyor.
Oturma odası çok eşyaya boğulmadan son derece estetik bir mekana dönüştürülmüş. Oturma odasının en dikkat çeken parçası ise elbette Venezuela tarzı metal şömine.
Evin bu bölümü de yuvarlak bir masayla okuma köşesi olarak dizayn edilmiş. Pencerenin önündeki ağaç, az ilerideki göl manzarasıyla şahane bir bütünlük oluşturuyor.
Kayrak taşlarıyla döşeli zemin. Kerpiç görünümlü duvarlar. İç mekan tasarımında tamamen rahatlık ön planda. Yatak odaları ve banyolar uyumlu ve romantik. Bu nasıl mı başarılmış? Kavuniçi ve lila gibi pastel ve nötr tonların ve ilham dekoratif nesnelerin kullanımıyla.
Arka bahçede manzarayı en iyi gören yerlerden birinde bir muhabbet köşesi yaratılmış. İki sandalye ve sehpayla paha biçilmez bu alanda manzaranın tadına varmak mümkün.
Sizi biraz kıskandırmak için şimdi de havuzu gösteriyoruz. Sizce de bu kulübeye her kes sahip olmak istemez mi?
Kulübe hoşunuza gittiyse bu eve de bir göz atın.